22 Kasım 2012 Perşembe

Uçurtma Avcısı

Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyni'nin (Khaled Hosseini) ilk romanı. 2003 yılında yayınlanan kitap bir Afgan tarafından İngilizce yazılmış ilk romandır. New York Times'ın en çok satanlar listesinde bir numaraya kadar yükselen kitabın 2008 yılında Marc Forster yönetmenliğinde Beyazperdeyle buluştu. (kitabı okuyamayanların bu filmi izlemesi tavsiye edilir;)

                                             


Uçurtma Avcısı Kabil'in Vezir Ekber Han bölgesinden bir Peştun olan Emir isimli çocuğun hikâyesini anlatıyor. Emir çocukluk arkadaşı ve süt kardeşi Hasan'a ihanet edişini unutamamaktadır. Hikaye Afganistan'da krallığın çöküşü, Sovyet işgali, ülkeden Pakistana ve Amerikaya toplu göç ediş ve Taliban yönetimi gibi kargaşalı ortamında kurgulanmış.




Filmi İzlemek İçin: http://www.hdfilmsitesi.com/ucurtma-avcisi-filmi-izle-tek-part-turkce-dublaj-hd.html?postTabs=5

16 Kasım 2012 Cuma

80 Cümlede Dünya Tarihi


Günlük hayatımızda neredeyse tamamını kullandığımız 80 söz. 
Peki bu sözleri kim, neden, ne zaman ve nasıl söyledi?

Her sözde bir dönem... 
Her dönemde bir kahraman...
Her dönemde tarihe yön vermiş bir olay...


Bu kitap diğer tarih kitaplarından çok farklı. Çünkü; bu kitaptaki her sözü sırayla okumak zorunda değilsiniz. 

Bakın kitabın yazarı Helge Hesse kitabıyla  ilgili neler söylemiş.
     "Bu kitap sizi bir seyahate davetediyor. Tıpkı Jules Verne'nin seksen günde dünyayı dolaşan kahramanı Phileas Fogg gibi, kitapta yer alan seksen özlü söz de sizi tarihi bir yolculuğa çıkararak dünya tarihinin önemli anlarına şahitlik etmenizi sağlıyor, sizi hiç görmediğiniz yerlere götürüyor ve çok sayıda ünlü insanla tanıştırıyor.
     Her bölüm bağımsızdır. Kitapta krolonojik bir sıralama yapmış olsam da ilk bakışta ilginizi çekmeyen bölümleri atlayabilirsiniz. Kim bilir, belki bir gün günlük hayatınızda bu sözle karşılaştığınızda tekrar kitabı açar, okursunuz."

Kitabın arka sayfasında " 324 sayfaya sığdırılmış bir kültür hazinesi" diyor.

İşte bu hazineden sizin için seçtiğim birkaç söz:
  • Tek bildiğim şey hiç bir şey bilmediğimdir... Sokrates bu sözü ne zaman ve neden dedi?
  • Diogenes, Büyük İskender'le karşılaşınca neden "Gölge etmem başka ihsan istemem." dedi?
  • Maria- Antoinette gerçekten "Ekmekleri yoka pasta yesinler." dedi mi?
Ve tarihe imzasını atmış 80 söz...
Tarihin en eğlenceli hali bu kitap...
Her kitaplıkta mutlaka olmalı...

Helge Hesse tarafından kaleme alınmış olan "80 Cümlede Dünya Tarihi" Doğan Kitap tarafından basılarak 2008 yılında raflardaki yerini almıştır.






4 Kasım 2012 Pazar

For the Birds (2000)


sadece 3 dakika ve tebessüm ;)
Pixar’ın 2000 yılında çıkardığı kısa-animasyon işlerden biri olan For the Birds’in yönetmen koltuğunda Ralph Eggleston oturmaktadır. 3 dakikalık kısa süresi içerisinde, teller üzerine sıra sıra konan minik tombul kuşların, yanlarına konmaya çalışan büyük ve sırık bir kuşla önce dalga geçmelerini sonra ise buna pişman olmalarını başarılı ses efektleriyle ve doyurucu görselliğiyle anlatmaktadır. :)

The Old Man and the Sea (1999)



yine kısa bir film :)

Rus yönetmen Aleksandr Petrov’un, Ernest Hemingway’ın aynı adlı romanından uyarladığı 20 dakikalık bu kısa film, cam üstüne yağlı boya tekniğiyle kotarılmıştır ve 29.000 kareden oluşmaktadır. Hemingway’ın bildiğimiz “Yaşlı adam denize açılır; büyük balığı yakalar ve köpekbalıklarıyla amansız bir mücadeleye girişir.” hikayesini Petrov, farklı tekniğiyle, görsel ve işitsel açıdan “epik” bir hikaye kurarak anlatmaktadır.

The House of Small Cubes (2008)

<
12 Dakikalık Kısa Bir Film

Japon yönetmen Kunio Kato’nun, dünya festivallerinden birçok ödül topladığı animasyon filmi “La Maison en Petits Cubes”; yalnız kalmış bir adamın, evinin her geçen gün sular altında kalmasını ve bununla mücadelesini anlatır. Suyun yükselmesiyle batan her kattan sonra, en üst kata bir kat daha inşa eden adam, bir gün yeni kata taşınmak için toparlanırken piposunu suya düşürür. Pipoyu almak için suya dalış yapar. Ancak suya dalması, geçmişine de dalması anlamına gelmektedir. 2d tekniğiyle anime edilmiş filmi izlerken bu yalnız adamın içsel yolculuğu vesilesiyle siz de kendi geçmişinizden parçalar bulabilirsiniz.

1 Kasım 2012 Perşembe

M.U.C.İ.Z.E.

     Hazan mevsiminin ortalarıydı. Her ne kadar belirtiler daha mevsimin yeni başladığını iddia etse de her gün dökülen takvim yaprakları aylardan ekim ayını göstermekteydi. Belki de sımsıcak geçen yazın işgüzarlığı olsa gerek hazanın bu gecikişi. Ağaçların yeni yeni sararması... Çoğu ağaç baya sararmış sayılırdı aslında ama yine de aralarda kalan yeşil yapraklar adeta özenle serpiştirilmiş gibiydi. Kim bilir belki de o sıcak yaz günlerin de yangınlarda yitip giden arkadaşlarının anısına inatla sararmayacaklardı. Daima yeşil...                                                  
     Hava serin sayılırdı. Kimi zaman hafiften eserdi, kimi zamanda "Hey millet, hazan mevsimi geldi." dercesine sertleşirdi. Çarpardı yüzüne yüzüne insanın sabahları dışarı ilk adımınızı attığınızda.
                                                                          ***

17 Ekim 2012 Çarşamba

Ufak Şeyleri Dert Etmeyin

Uyum içinde yaşamak için iki kural vardır diyor Dr. Dyer.

1) Ufak şeyleri dert etme.
2) Hepsi de ufak şeylerdir.


Dr. Richard Carlson'un kitabına da adını vermiş bu kural.
Ve Amerika'da bu kitap,  Ufak Şeyleri Dert Etmeyin ( Don't sweat the small stuff),  2004 yılında son 10 senenin en çok okunan kitaplarından biri olmuş.
    
    Psikoloji alanında doktora yapmış olan Dr. Richard Carlson, stres yönetimi ve mutluluk danışmanı olarak dünyanın en önemli uzmanlarındandır...

    Dr. Carlson, hayatımızı iyileştirmek için bu kitapta 100 strateji öneriyor... İşte bu stratejilerden birkaçının başlığı;

* Sırf gırgır olsun diye yöneltilen eleştiriyi kabul edin.
* Unutmayın: Öldüğünüz zaman, Yapılacak işler listeniz hala dolu olacaktır.
* Biraz yüzünüz gülsün...

Ve daha birçok öneri... Sadece yaşamı kolaylaştırmak için...
Haydi siz de Ufak Şeyleri Dert Etmeyin ve Hepsinin de Ufak şeyler olduğunu öğrenin...




3 Ekim 2012 Çarşamba

The Blind Side


Çoğumuzun hiç sıkılmadan izleyeceği filmlerden biri olduğunu düşünüyorum.Gerçek hikayeye dayanan bir film olmasına rağmen günümüzde pek de sık rastlamadığımız ilişkilerdeki gönül zenginliğine The Blind Side ile tadına varabilirsiniz.
Filmde,özellikle toplumdaki çarpışmalar etkileyici bir şekilde vurgulanmakta.

The Blind Side, Micheal Oher adlı bir Amerikan futbolu oyuncusunun hayatını anlatan,gerçek bir biyografiye dayanan
bir 2009 filmi.Filmin başrollerini Sandra Bullock ve Quinton Aaron paylaşırken, yönetmen koltuğunda ise John Lee Hancock'u görmekteyiz




Koca Mike(Micheal Oher),yaşamakta olduğu muhitteki insanlara rağmen saf kimliğini koruyabilmiş, sokaklarda yaşayan,yetenekli ama henüz keşfedilmemiş bir gençtir.Tesadüf eseri Leigh Anne (Sandra Bullock) ve ailesi ile yolları kesişir ve asıl hikaye bundan sonra başlar.Ayrıca filmin sonunda hikayenin gerçek kahramanlarını görebilirsiniz.

İzleyecek olanların,yanına bir mendil almasını tavsiye ederim.İyi seyirler:)








İngiltere Durakları: Manchester

İngiltere Seyir Defteri'nde bir sayfa daha çeviriyoruz... 
Liverpool'dan sonra bakın nerede durduk ve neler keşfedeceğiz...
Hadi o zaman keşif başlasın:)




1 Ekim 2012 Pazartesi

Just Go With It


2011 yapımı bir film olan Just Go With It , Hayatım Yalan adıyla beyaz perdedeki yerini almıştı.




Film, bekar ve çapkın bir plastik cerrah olan Danny'nin genç  ve güzel sevgilisine boşanmak üzere olduğu yalanını uydurmasıyla başlayan serüveni anlatmaktadır. Bu gerçeği gizlemek için de asistanı Katherine'i Hawai'de geçirecekleri bir haftasonu tatilinde boşanmak üzere olduğu karısı rolünü oynaması için ikna eder ve eğlence başlar...










Filmin başrollerini Jennifer Aniston ve Adam Sandler paylaşırken, yönetmen koltuğunda ise Dennis Dugan'ı görmekteyiz...

Eğlenceli ve komedi garantili şahane bir film... Mutlaka izleyin:)


30 Eylül 2012 Pazar

İncir Kuşları

1992 ve 1995 yılları arasında Bosna'da yaşanan soykırımda yüz binin üzerinde Müslüman Boşnak öldürüldü. Otuz ile elli bin arasında Boşnak kadına ve genç kıza Sırp güçleri tarafından sistematik olarak tecavüz edildi.Sinan Akyüz'ün yazdığı "İncir Kuşları" Bosna'da yaşanan savaşta, Boşnak kızı Suada'nın gerçek yaşamını anlatıyor.
Yazar dört yıl önce Bosna'ya turist olarak gittiğinde Suada'nın hikayesini duyuyor ve hikayeden çok etkilenerek olayın kahramanları ile görüşmeyi başarıyor ve bu kitap ortaya çıkıyor.


Akyüz kitabı Saraybosna'ya Suadaya göndermiş fakat Suada kitabı okumaya hala cesaret edememiş. " Elim gitmedi, kendimi hazır hissetiğimde okuyacağım" diyormuş...

Kitabı yeni bitirdim ve beni etkileyen bölümleri var gerçekten 20. yy'da yaşananları kabullenmek çok zor ancak mecbur bırakılıyoruz bazı şeylere :(

27 Eylül 2012 Perşembe

İngiltere Durakları: Liverpool

İngiltere'nin coğrafi açıdan en güzel şehri...
2008 Avrupa Kültür Başkenti...
İki tane futbol takımının ev sahibi...
Titanik'in kayıtlı olduğu liman şehri...
The Beatles'ın kurulduğu şehir...
Tüm bu özelliklerin ve güzelliklerin sahibi 805 yaşındaki bir kent. Yani; Liverpool...
Bugünkü durağımız Liverpool...


23 Eylül 2012 Pazar

3 Idiots


Hindistan'ın en iyi mühendislik okuluna başlayan öğrencilerin hayatını anlatan bir Bollywood filmi.
Sistemin daima yarış üzerine kurulu olduğu, herkesin en iyi olmaya çabaladığı bir okulda sistemi değiştirmeye çalışan bir öğrenci ve onun en yakın 2 arkadaşı. Başlarından geçenler, hayattan aslında ne istedikleri.Ranco karakterinin başrol oynadığı film dram ve komedi türünü en iyi şekilde harmanlayıp bize öğretici bir film olmakta.
Bu film hem güldüren hem insanı hüzünlendiren, düşündüren izlenesi bir film...
Filmin yönetme koltuğunda Rajkumar Hirani otururken başrollerde ise Aamir Khan, Madhavan ve Mona Singh yer alıyor...
Israrla Tavsiye Edilir:)

21 Eylül 2012 Cuma

Haydi Festivale...


Haydi 6.Beyoğlu Sahaf Festivaline...
Bu yıl altıncısı düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali 25 Eylül'de sevenlerine kapılarını açıyor.


20 Eylül 2012 Perşembe

İngiltere Durakları: Spalding

      Bu sefer ki durağımız Lincolnshire 'de yer alan Spalding bölgesi. Spalding 30000 nüfusu olan, Welland Nehri üzerinde yer alan bir pazar kasabasıdır.
Bu kasaba aslında yıllık düzenlenen Çiçek Törenleriyle tanınır ve bu törenler de oldukça ilgi çekermiş...





Ama bu kasabayı ziyaretçi akınına uğratan bir merkez daha var... O da bugünkü yazımın konusu olan Baytree Owl Centre.
Bu merkez en geniş ve en çok baykuş ve de av kuşunun bulunduğu bir yer...

Arkadaşım Esra'da baykuşları ve kuşları bizler için fotoğrafladı...

Bu merkezin bir diğer özelliği de bazı baykuşlar sahipleri tarafından bakılması için bu merkeze verilmiş.
Sahipleri tarafından bırakılanlara isim verilmiş.
Fotoğraflarımızla birlikte isimleri de sizlerle paylaşacağız...






16 Eylül 2012 Pazar

Hiç Bir Şey İmkansız Değil, İste ve İnan...

BLACK
Yönetmenliğini Sanjay Leela Bhansali'nin yaptığı 2005 yapımı güzel bir hint/amerikan filmi.Hayatını karanlıkta yaşamaya mahkum sağır ve kör bir kızın, öğretmeni sayesinde hayatın abecesini öğrenmesinin konu edildiği; sürükleyici ve izlenesi bir eser. Kızlarına belli kalıpların içerisinde baktıkları için başarılı olamayan bir aileye, öğretmen bakış açısının bolluğu ile karşılık veriyor ki bu sayede imkansızı-bu da asla öğrencisine öğretmediği bir kelime- başarıyor.

Harika mesajlar veren, bize hayata farklı bakış açılarıyla bakmamızı ve hiç bir zaman pes etmememizi her başarısızlığın bizi sabır ve zamanla en büyük başarılara ulaştırabileceğini ifade eden izlenesi bir film...

15 Eylül 2012 Cumartesi

Bin Yüz Bir İnsan...

Bir Bedende Kaç Kişi Yaşıyoruz?

Her gün onlarca role girerken, kendi kuklalarımızı yaratıyoruz. Kendimizden yarattığımız, günlük hayatta oynattığımız onlarca kukla. Her rolün bir kuklası var. 
Bir insanın, bin farklı yansıması…

Akıcı bir dille sizi sıkmadan kendinizden bir parça bulabileceğiniz normalden farklı olarak diğer "kişisel gelişim" kitaplarına benzemeyen bir yönü var bu kitabın...




Kitapla ilgili daha detaylı bilgiyi aşağıdaki linke tıklayarak edinebilirsiniz;)

http://www.dr.com.tr/Kitap/Bin-Yuz-Bir-Insan/Aret-Vartanyan/Egitim-Basvuru/Kisisel-Gelisim/urunno=0000000365010

12 Eylül 2012 Çarşamba

İngiltere Durakları: Lincoln

Londra'dan başlayan turumuz Chester'dan sonra tüm hızıyla Lincoln'de devam ediyor...

Lincoln, İngiltere'nin doğu bölgesinde yer alan bir şehirdir. Lincoln'e şehir havasını biraz da katedrali ve de üniversiteleri vermiştir.

Lincoln'i daha yakından tanımaya Skegness kasabasından başlayalım. Bu kasaba denize kıyısı olan bir yerleşim yeridir.

Haydi o zaman gelsin fotoğraflar...

8 Eylül 2012 Cumartesi

Dostların yüzü üzüntüleri hafifletir mi?


İnsan beyni mutlu yüzleri tercih ediyor...




Mutlu yüzleri olumsuz ifadeli olanlardan daha hızlı ve daha kolay bir şekilde fark ediyor.
Buna "mutlu yüzün avantajı" denir.

Beyinde olumlu duygular için harekete hazır bekleyen bir sistem vardır. Bu sistem insanları olumsuzdan olumlu ruh hallerine ve hayata daha iyimser bakmaya yöneltiyor. 
Gülmek iki beyin arasında en kısa yoldur. İnsan bir gülümsemeyle anında sosyal bir bağ kurabilir. 
Ayrıca gülme engellenemez.


Not: "Sağlıkta İletişimin Gücü" kitabından Zülfikar Özkan'dan bir alıntıdır.

İngiltere Durakları: Chester

"Londra'dan Bildirdi" adlı yazımda da belirttiğim gibi arkadaşım Esra'yı İngiltere'ye yolladık...
Ve bu sefer de Esra bizi Chester'dan bilgilendirecek...

Kısacık bu şehrin tarihi ile ilgili bilgi vermek gerekirse şehir İngiltere'nin kuzeybatısında bulunmaktadır. Bu şehir Antik Dönemde Romalılar tarafından kurulduğu için adını "Roma Kalesi" anlamına gelen kastra sözcüğünden almaktadır.

Haydi o zaman fotoğraflarla Chester'ı keşfedelim...

6 Eylül 2012 Perşembe

Biri Fotoğraf mı Dedi...

Amatörce ya da profesyonelce...
Amaç fotoğraf diyorsanız bu festivali kaçırmamalısınız...
BursaFotoFest'12 den bahsediyorum elbette...
Ustaların, eğitmenlerin bulunacağı,seminerlerin, sergilerin, yarışmaların yapılacağı bu festival fotoğraf severler için kaçmaz...



Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde 15-21 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan etkinlik tüm fotoğraf severleri beklemektedir...

Ulaşım, festival programı ve daha detaylı bilgiler için organizasyon sayfasına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...

Bursafotofest

4 Eylül 2012 Salı

Ya Sizin Kahramanınız?

Şimdilerde bile adı geçse ya da bir yerlerde resmini gördüğümüz anda "Ahh çocukken ne izlerdik dediğimiz ne kadar çok çizgi filmlerimiz vardı değil mi?"
Bugünkü yazımda sizleri o günlere götürmek, çocukluk günlerinizi size tekrar anımsatmak ve çocukluğumuzun kahramanlarını hep beraber hatırlayalım istedim...

HEIDI


 
Heidi, Peter, Clara, Joseph, Şinoki... Sizlere de yemyeşil Alp Dağlarında hayat bulan öyküyü anımsattı mı?

Şimdilerde bile hala okunmakta olan ve eminim ki gelecek yıllarda da okunacak bu kitap Johanna Sypri'nin kalemiyle 1983 yılında sayfalarda yerini almıştır...

26 Ağustos 2012 Pazar

Londra'dan bildirdi...

Canım arkadaşım Esra'yı Temmuz'da Londra'ya uğurladık... O da bize objektifine takılan Londra manzaralarını blogumuzda paylaşmak üzere "Londra'dan Bildirdi"...


Ve resimde de maceranın başladığı istasyon...

King's Cross'a macera başlar...

Ve maceranın başladığı istasyon...











4 Temmuz 2012 Çarşamba

Yaz akşamlarının tadı damaklarda kalır...

                                                                                   

                                                                                    











Bir başkadır yaz akşamları...
Balkonlara, bahçelere kurulan sofralar başkadır, cıvıl cıvıl, rengarenktir...
Ailece yemeklerde yapılan sohbetler...
Yemek üstüne içilen kahve tadı bile bir başkadır...
Hele ki bir de fal bakan biri de varsa o akşam hiç bitmesin...

Bir başkadır yaz akşamları...
Heyecanla yapılan tatil planları başkadır...
Nereye gitmeli, nerde kalmalı, nereleri gezmeli...
Akşam esintisinde hazırlanan bitmeyen tatil alışveriş listeleri...
Hep eksiktir birşeyler, yola çıkıldığında bile eksiktir ta ki tatil yerine varana kadar...

Bir başkadır yaz akşamları...
Kış akşamlarının kasvetini bir çırpıda aldıkları için...
Bahardan aldıkları bayrağı gururla taşıdıkları için...
İnsanın içini kıpır kıpır yaptıkları için...

Bir başkadır yaz akşamları...
Açık havada konserler başkadır...
Tutulan alkışlar başkadır...

Bir başkadır yaz akşamları...
Dostlarla oturup, sonu gelmeyen getirilmek zorunda kalınan sohbetlerin tadı başkadır...
Hep dördüncü arayışıyla başlayan okeyin tadı bir başkadır...
Sayısızca oynanan sonu gelmez iskambil oyunları bir başkadır...
Gece bir diğer güne görevini devrettiğinde "aaaa saat daha erkenmiş" demenin zevki bir başkadır...


Başkadır her şeye, herkese göre Yaz Akşamlarının Tadı...
Ve tadı hep ama hep damaklarda kalır...





Fatma PAŞA


22 Haziran 2012 Cuma

Küçük Mucizeler Dükkanına Dönüş...

Debbie Macomber serisi devam ediyor... Küçük Mucizeler Dükkanı ve Bir Yumak Mutluluktan sonra Küçük Mucizeler Dükkanına Dönüş de okuyucusuyla buluştu...

Buluştuğu gibi de çok satanlar da yerini aldı...

Kitapla ilgili daha detaylı bilgiyi aşağıdaki linke tıklayarak edinebilirsiniz:)

http://www.dr.com.tr




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...